허영주

[Hyungyoung Ju Sütunu] MZ Kuşağı'nın Bulduğu Eşitsizlik Çözümü 'Yarı Yarıya Evlilik'

  • Yazım Dili: Korece
  • Baz Ülke: Tüm Ülkelercountry-flag
  • Diğer

Oluşturulma: 2024-06-24

Oluşturulma: 2024-06-24 10:25

Son zamanlarda popülerleşen yeni bir evlilik trendi olan yarı yarıya evlilik
Çiftler arasında sorumlulukları adil bir şekilde paylaşmak mümkün mü?
Excel boşanması olarak bilinen başka bir trend de ortaya çıktı
Evlilik, birbirine verici olmaya istekli olmaktan başlar

[Hyungyoung Ju Sütunu] MZ Kuşağı'nın Bulduğu Eşitsizlik Çözümü 'Yarı Yarıya Evlilik'

Bu bir iş mi, evlilik mi? Evlilik masrafları, yaşam masrafları, ev işleri vb. tam olarak yarı yarıya paylaşılıp her iki tarafça karşılanan yarı yarıya evlilik, bir trend haline geldi. / GPT4o

“Sevgilim! Beraber kullandığımız tencerenin yarısını ben yıkadım. Kalan yarısını sen yıka~” Her şeyi yarı yarıya paylaşan yarı yarıya evlilik trendini kara mizahla anlatan YouTuber Kick Service'in videosu büyük ilgi gördü.

Bu bir iş mi, yoksa evlilik mi? Evlilik masrafları, yaşam giderleri, ev işleri vb. gibi her şeyi tam olarak yarı yarıya paylaşarak, her iki tarafın da eşit şekilde yükümlülük üstlendiği yarı yarıya evlilik, bir trend haline geldi.

Yarı yarıya evlilik trendinin ortaya çıkmasının arkasında gayrimenkul fiyatlarının artışı, kadınların ekonomik faaliyetlerindeki artış ve evliliğin bir tercih olduğu düşüncesindeki değişim gibi faktörler yer alıyor.

Bir diğer neden ise önceki nesillerde yaşanan çeşitli eşitsizlik sorunlarını gözlemleyerek yetişen Z kuşağı ve Milenyum kuşağının bulduğu yeni bir ‘eşitsizlik çözümü’ olarak ortaya çıkmasıdır.

Böylece, "Sana her şeyi vereceğim!" yerine, "Her şeyi adil bir şekilde paylaşalım" çağının geldiğini söyleyebiliriz. Yarı yarıya evlilik, ilk bakışta mantıklı görünüyor. Peki, bu yarı yarıya evliliklerde ne gibi sorunlar olabilir?

Öncelikle, çiftler arasında sorumlulukları adil bir şekilde paylaşmanın zor olduğu bir gerçektir. Her şeyi eşit olarak bölme düşüncesi teorik olarak adil görünse de, pratikte sorumlulukların eşit dağılımını oluşturan şeyin ne olduğuna karar vermek zordur.

Çiftler, ev işlerinden çocuk bakımı ve mali katkıda bulunmaya kadar karmaşık bir şekilde birbirine bağlıdır. Bu nedenle, bir bıçağı keser gibi tam ortasından bölmek gerçekçi değildir.

Ayrıca, buna ek olarak, ‘yarı yarıya’ kavramı kişiden kişiye farklılık gösterebileceğinden, bu durum anlaşmazlıklara yol açabilir. Örneğin, her birinin yaşam masraflarını koyduğu ortak bir hesapta, eşinin kadın hijyen ürünleri almasına itiraz eden bir koca örneği mevcuttur.

Kadın hijyen ürünleri ortak kullanım için değil, kişisel bir harcama olduğundan, kendi parasını kullanarak alması gerektiğini savunmuştur. Halbuki adet görme, çiftin ortak amacı olan hamilelik ve çocuk sahibi olma ile bağlantılı bir durumdur ve bu gibi durumlarda bile yarı yarıya prensibine bağlı kalmak aşırıya kaçmış gibi görünmektedir.

Son olarak, yarı yarıya evlilik duygusal sorunlara yol açabilir. Çiftler yalnızca adil ve eşit bir şekilde paylaşmaya odaklanırsa, duygusal bağ ve yakınlık ikinci plana atılabilir. Yarı yarıya prensibine bağlı çiftler, zaman içinde bağlarını güçlendirmekten ziyade ‘pratikliği’ ön planda tuttukları için duygusal mesafe ve kopukluk hissedebilirler.

Bu yarı yarıya evlilik sorunları nedeniyle boşanan çiftler, ‘Excel boşanması’ olarak adlandırılan yeni bir trend yaratmışlardır. Excel boşanması, bireyin aile hayatına ne kadar katkıda bulunduğunu, ev işlerinde harcadığı zamanı, gelirini ve harcamalarını ayrıntılı bir şekilde gösteren bir Excel tablosu temelinde boşanma yapılması anlamına gelir.

14 yıllık boşanma avukatı olan Park Eun-ju avukat, ‘Excel boşanması’ terimini topluma tanıtarak, TVN’de yayınlanan You Quiz on the Block programında “Bu kişiler, Excel'e sadece masrafları değil, ev işleri ve çocuk bakımı gibi konularda ne kadar pay aldıklarını da kaydediyorlar. Oldukça mantıklı görünse de, ‘çift’ kelimesi ‘mantık’ ile en uzak kelimelerden biridir” dedi.

Yarı yarıya evlilik hakkındaki kişisel görüşüm, eğer şartlar uygunsa, evlilik öncesi fonu yarı yarıya hazırlamanın doğru olduğudur. Her iki tarafın da sorumluluğu paylaşarak başlaması gerektiğini düşünüyorum. Ancak, evlilik sonrasında her şeyi yarı yarıya yapmaya karşıyım. Çünkü yukarıda bahsettiğim gibi birçok soruna yol açabilir ve hatta Excel boşanmasına kadar varabilir.

Eşinizin hastalanıp çalışma yeteneğini kaybetmesi ve para kazanamaması durumunda, yarı yarıya prensibini nasıl koruyabilirsiniz? Hasta olduğunda tedavi masraflarını kendi başına karşılamasını mı söyleyeceksiniz? Çiftlerin bu gibi konuları tartışması bile garip geliyor.

Gülmekten ziyade faturaları paylaşmanın daha alışıldık olduğu bir ilişkiyi gerçekten ‘çift’ olarak tanımlayabilir miyiz? Evlilik, iki kişinin aile kurması, birbirini desteklemesi ve birbirine karşı sorumluluk alması anlamına gelir.

Arkadaşlık ilişkisi bile olsa, aşırı hesapçı bir ilişki sürdürülebilir değildir. Şöyle bir senaryo düşünelim: Ben yemek yemeyi seven birisiyim. Bir arkadaşımla 2 kişilik bir yemek yediğimizi ve benim 1,4 porsiyon, arkadaşımın 0,6 porsiyon yediğini varsayalım. Arkadaşım ‘Ben sadece 0,6 porsiyonun parasını ödeyeceğim’ derse, bu ilişkiyi uzun süre sürdürebilir miyiz?

Cevap HAYIR’dır. Çünkü ‘tek bir tanesini bile’ kaybetmemek için hesapçı bir ilişkide sadece ‘hesap’ vardır, ‘sevgi’ yoktur.

Sevgi yerine hesapçılık ön plandaysa, ben hasta olduğumda bile hasta olan benden ziyade tedavi masraflarımı düşünecektir. Böyle bir insanla hayatı paylaşmak için hayat çok kısa.

‘Yarı yarıya evlilik’ hakkında ne düşündüğünüzü soran birine şu cevabı vermişti: “Yarı yarıya evlilik yerine, kabaca evlilik nasıl olurdu?” Keskin bir yarı yarıya yerine duruma göre kabaca yapılmasıydı.

Kabaca evlilik de iyi olabilir ama evlilik, birbirine verici (giver) olmaya istekli bir şekilde yaklaştığında en ideal halini alabilir.

Evlilik ile birlikte olması gereken sevgi, şefkat, saygı ve fedakarlık gibi kelimeleri rahatça kullanarak bir makale yazmak isterdim, ancak bu konuda gerçekçi ve mantıklı olmayan eski kafalı, demode bir görüş bildirdiğim düşünenler olabilir diye biraz dikkatli davrandım ve yazımı bu şekilde kaleme aldım.

‘Hiçbir şeyde kaybetmemek isteyen’ kişi, belki de hayatta en büyük kaybı yaşıyordur. En büyük kayıp, sonunda yalnız kalmaktır.

‘Sevgi, şefkat, saygı ve fedakarlık’ ile inşa edilen ilişkiler, maddi olarak ‘hayatta kalmanıza’ büyük katkı sağlar. Soğukkanlı bir şekilde düştüğünüzde ve yıkıldığınızda, yanınızda sadece ‘mantıksız’ görünen ‘bu kelimeler’ ile kurduğunuz ilişkiler kalacaktır.

Bunu da anlamayacak olanlar için son bir mantıklı tavsiyede bulunayım: Hayatı tamamen hesaplama ve yatırım perspektifinden bakmaya karar verdiyseniz, ‘uzun vadeli yatırımı’ da unutmayın.

Yalnız başınıza ölmemek için uzun vadeli bir yatırım olarak, daha fazlasını vererek sağlamlaştırdığınız ilişkiler ve özellikle ‘eşiniz’, düşünmeye değerdir.


※ Yazının yazarı benim ve Kadın Ekonomi Gazetesi'nde yayımlanan bir makaledir.buradan alınmıştır.

Yorumlar0